Sık Sorulan Sorular

Sık Sorulan
Sorular

Daha fazla merak ettiğiniz sorular için bizimle iletişim sayfamızdan telefon numaramız veya e-postamız üzerinden iletişime geçebilir sorularınıza yanıt alabilirsiniz.

Diş taşlarını temizletmek zararlı mıdır ?

Tabiki zararlı değildir. Hatta bu işlemi temel alan anabilim dalı dahi vardır. Diş taşları bütün dişeti hastalıklarının etken faktörüdür. Nihai itibarı ile ağızdan bilinçli ve ehil ellerce uzaklaştırılması gerekir. Ancak ”nasılsa diş hekimim temizler” mantığı ile ağız hijyen uygulamalarından uzak durmak her işlemden sonra diştaşı birikimine çanak tutar. Önemli olan diş taşlarını temizletmek değil, dişleri temiz tutmaktır. Çünkü diş taşı temizliği kozmetik bir iş değil, bir tedavi biçimidir.

Diş ipi kulanmalı mıyım ?

Tabiki evet. Diş ipi bize en çok yardımcı oral hijyen araçlarındandır. Diş fırçası ile ulaşamayacağımız diş arası bölgeleri, çürüksel veya diş eti ile alakalı tüm hastalıkların genellikle başlangıç yeridir. Bilhassa çapraşık dişlerde durum daha da önem kazanır. Bu yüzden diş fırçalamaya ek olarak günde bir kere diş ipi kullanmakta fayda vardır. Not: Lütfen hangi diş ipinin size uygun olduğunu ve diş ipinin nasıl kullanılacağınızı hekiminize danışınız.

Benim için doğru diş hekimini seçerken nelere dikkat etmeliyim?

Aslında bu konu hekim camiasını da ikiye bölmüştür. Faydasına inanmayan hekimlerin yanısıra çalışmaların sonuç verdiğini ispat eden meslektaşlarımızda vardır. Diş beyazlatmanın uygun teknik, uygun ekipman ve uygun nosyon rehberliği ve uygun vaka seçimi kriterlerinin hepsinin aynı andaki beraberliğinde, başarılı olacağını kabul etmekteyiz. Çünkü sağlığın tanımı fiziksel, biyolojik ve ruhsal açıdan tam bir iyilik hali olarak yapılıyorsa, dişlerinin renginden memnun olmayan ve bunu kendisine problem kabul eden kişi sağlıksız sayılır.Bu tanıma uyan kişi için, diş beyazlatma bir tedavi biçimi olacaktır. Ancak kabul etmek gerekirse diş beyazlatma beklentisi ile kliniğimize gelen hastaların asıl sorunu boyayıcı maddelerle kirli görünen dişlerdir ve bunun tedavisi ise profesyonelce ama gayet rutin bir işlem olan diş taşı temizliği ve parlatmadır. Ve tecrübeyle sabittir ki, bir çok kişi için bu işlem en uygun tedavidir. Ancak yinede dişlerinin daha beyaz görünmesini isteyen kişilere vital bleaching dediğimiz yöntem uygulanabilir. Ancak hasta beklentileri gerçeklik sınırlarını aşmamalıdır. Diş beyazlatmada ütopik beklentiler karşılanamaz ve memnuniyetsizlik oluşur. Buna ilaveten örnek verecek olursak; çaydan gördüğümüz zarar kadar yada tv seyrederken aldığımız radyasyon kadar minimal bir zararı göze almak gerekir ve herşeye rağmen uygun şartların varlığında diş beyazlatma yapılabilir. Ve başarılı sonuçlar almak hiçde zor değildir.

Hangi dolguyu tercih etmeliyim ?

Dolgu maddesini seçerken diş hekimleri maddenin arka dişlerde çiğneme basıncına dayanabilmesini; ön dişlerde mümkün olduğunca fark edilmemesini; dişin pulpasına zarar vermemesini göz önüne alırlar. Siyah renkli amalgam dolguların sızdırmazlığı, çiğneme basıncına dayanıklılığı, uzun ömürlü oluşu avantajlardır. Dezavantajları ise estetik açıdan olumsuz rengi, kimyasal sertleşmesi ve nadir de olsa içeriğindeki cıvaya olan alerjidir. Beyaz renkli kompozit dolguların avantajları estetik başarı, fark edilmemesi ve ışınla sertleşmesi (sertleşmesi kısa zaman alır 2 saat gibi bekleme süresi gerekmez). Dezavantajları ise sızdırmazlığı amalgam kadar başarılı değildir, ömrü daha kısadır ve daha pahalıdır.Estetik kaygı çok önemli olmadıkça dolgu seçiminin tercihi diş hekimine bırakılmalıdır.

Diş etlerimin sıkça kanamasının nedeni ne olabilir ?

Diş eti hastalıklarının ilk ve en önemli belirtisi diş eti kanamasıdır. Diş etlerinde renk, şekil bozuklukları ve ağız kokusu ile kendini daha da belli eder. Sağlıklı diş eti gülkurusu açık pembe renktedir. Dişe ve kemiğe sıkıca yapışmış olup, portakal kabuğuna benzer parlak – pütürlü bir görünümü vardır. Diş eti hastalığının temel nedeni bakteri plağı denen dişe sıkıca tutunmuş, yapışkan saydam bir tabakadır. Tırnağınızla dişinizin üzerini kazıyarak plağı fark edebilirsiniz. Bakteri plağı kaldırılmazsa sertleşir ve diş taşı ya da tartar olarak isimlendirilen birikintiler oluşur. Plaktaki bakteriler tarafından üretilen toksinler (zararlı maddeler) diş etlerine zarar verir. Toksinler diş etlerinin etrafındaki destek dokularını yıkar, dişlerden uzaklaşır, oluşan periodontal ceplerde daha fazla bakteri plağı birikir. Periodontal hastalık geliştikçe cepler daha da derinleşir. Bakteri plağı dişlerin açığa çıkmış kök yüzeylerine yapışır. Dişlerin kemik desteği yok olur ve tedavi edilmeyen dişler sallanmaya başlar ve sonunda çekilmek zorunda kalırlar.

https://dishekimican.com/wp-content/uploads/2022/01/cerrahi-1280x853.jpg
Diş eti hastalıklarını nasıl farkedebilirim ?
Dişeti hastalıkları, kısaca dişi çevreleyen dokuların iltihabı olarak kabul edilir. Genellikle ağrı vermezler. Bu da; kişinin dişeti hastalığının farkına geç varmasına sebebiyet verir. Bu yüzden bu hastalığa sinsi bir hastalık dersek yerinde olur. Sağlıklı dişeti gül kurusu pembe renkte, diş üzerine sıkı sıkıya yapışık ve bıçak sırtı gibi keskin sonlanan, kanamasız ve şişkin olmayan yapıdadır. Sağlığın bozulması ile öncelikle renk kırmızımsılaşır, diş eti hafif şişkinleşir ve diş üzerindeki sıkı sıkıya tutunma özelliğini yavaş yavaş kaybeder. Diş üzerindeki tutunma bölgeleri bıçak sırtı formundan uzaklaşır. Ağız kokusu oluşmaya başlar ama herşeyden önemlisi fırçalarken ve /veya tükürürken yada sert bir gıda ıssırırken kanama baş gösterir. O vakit hastanın yapması gereken, derhal bir diş hekimi yada bir dişeti uzmanı ile kontakt kurmaktır. Aksi takdirde geri dönüşümsüz sonuçlar oluşabilir ve bu durum hastayı ve hekime güç durumda bırakır. Unutulmamalıdır ki dişi ağızda tutan, onu çevreleyen destek dokulardır. Destek dokuların kaybı dişin kaybı demek olacaktır.
Ağız kokusu nedenleri ?

Ağız kokusunun sebebi ölü bakterilerin atık maddesi olan ve volatile sülfür adı verilen bir gazdır. Nefeste oluşan kötü koku büyük oranda ağız içi kaynaklıdır. Ağız içi bir enfeksiyon, ilerlemiş bir diş eti hastalığı ya da sadece ağız içinde birkaç saatten fazla kalmış gıda artıklarına yerleşen bakteriler kokuya sebep olurlar. Kokuya sebep olan diğer sistemik problemler ise: Tonsilit, akciğer iltihabı, sinüzit, şeker hastalığı (aseton kokusu), mide bağırsak hastalıkları, böbrek yetmezliği (balıksı koku), karaciğer ve metabolizma bozukluklarıdır. Ağız kokusunun öncelikle sebebi teşhis edilmeli ve buna göre tedavisi yapılmalıdır. Ağız içi kaynaklı kokularda yapılması gerekenler ise Tüm çürükler tedavi edilir. Diş eti hastalığı tedavi edilir. Cepler ve diş taşları elimine edilir. Gömülü ve yarı gömülü 20 yaş dişleri çekilir.

İmplant işlemi ağrılı bir işlem midir ?

Öncelikle bilinmesi gerekir ki, diş hekimliğinde ağrılı bir tedavi artık yoktur. Her müdahalenin öncesinde yapılacak olan uygun anestezi ile uygulama bölgesinin sinir blokajı gerektiği şekilde yapılır. Hasta, uygun anestezinin yöntemlerinin uygulanması durumunda operasyon sırasında herhangi bir ağrı hissetmez. Bu hususta hekimin konuya hakim olması gerek şarttır. Hekimin, yapılan spesifik müdahale konusunda ehliyetli olması tercih sebebi olmalıdır. Bunun dışında implant operasyonuna has özel bir ağrı söz konusu olmadığı gibi sıradan bir diş çekimi sonrasında yaşanan basit rahatsızlıkların olması muhtemeldir. İmplantın yerleştirilmesinden sonra oluşabilecek sıradan ağrılar basitçe ağrı kesiciler ile rahatlıkla giderilebilir. Hastalarımızın 98% i operasyon sonrasında geçmiş zaman korkularının ne kadar yersiz olduğunu hissetmekle beraber, herhangi bir operasyon geçirmemiş kadar rahat olduklarını bildirmektedirler.

20'lik dişlerin alınması gerekli midir ?

20 yaş dişleri, bulunduğu konum itibarı ile çürümeye yatkın, çoğu zaman fonksiyon dışında kalan ağzın en arkalarındaki dişlerdir. ‘Mutlak suretle alınacaktır’ diye bir kural olmadığı gibi %70 oranında problem yaratmaktalardır. Örneğin, ağızda yer bulamadığı için çıkamaması istemediğimiz bir hadisedir çünkü böyle bir durumda bulunduğu yerde fokal enfeksiyon kaynağı şeklinde davranması kuvvetle muhtemeldir.Bunun yanısıra ağız açma kapamada güçlük ve yandaki dişleri çapraşıklaştırmaya yönelik kuvvet uygulaması söz konusu olabilir. Bu yüzden bu konuyla ilgili hekim kontrolü şarttır.

İletişim
Bilgileri

Merak ettiğiniz sorular ve tedaviler hakkında ayrıntılı bilgi için bize ulaşabilirsiniz.

Adres
Bedir Mah. Çevreyolu Cad. No:137 Selçuklu / Konya
E-mail
acanuzumcu@gmail.com
Telefon
0 539 709 19 19

Ahmet Can Üzümcüoğlu

Sizin için gerekli olan en uygun tedaviyi birlikte belirleyerek sizi en güzel gülüşlere kavuşturuyorum.

Sosyal Medya

Sosyal Medya Hesaplarımdan Beni Takip Edebilirsiniz.

Yasal Uyarı

Site içeriğinde bulunan bilgiler bilgilendirmek içindir, bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amacıyla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Dt. Ahmet Can Üzümcüoğlu  Ağız ve Diş Sağlığı © 2022 Tüm hakları saklıdır.

Dt. Ahmet Can Üzümcüoğlu  Ağız ve Diş Sağlığı © 2022 Tüm hakları saklıdır.

tr_TRTurkish